EDİRNE MERİÇ / MECİDİYE KÖPRÜSÜ
Edirne İli, Merkez İlçe, Meriç Nehri üzerinde bulunan taş köprü yapısının yerinde daha önce ahşap bir köprü olduğu bilinmektedir. Sultan II. Mahmut’un Edirne ziyareti sırasında bu ahşap köprünün kâgir olarak yeniden inşasına karar verilmiş ancak 1833 (H:1249) yılında inşasına başlanan köprü mali nedenler ve sultanın ölümü nedeniyle yarım kalmıştır. Bugünkü köprü, oğlu Sultan Abdülmecit tarafından 1842-1847 (H. 1258-1263) yılları arasında inşa edilmiş olup mimarı belli değildir. Yapının inşasına ilişkin kitabelerden ilki II. Mahmud dönemine ait olup Pertev Paşa tarafından yazılan bir tamir kitabesidir. İkincisi ise şair Ziver Bey’in talik hattıyla yazılan Sultan Abdülmecid dönemindeki yeniden inşa kitabesidir. Bu kitabenin Yunanlıların Edirne’yi işgali sırasında yok edildiği bilinmektedir. Günümüzde ise bu kitabenin yerinde Hattat Mustafa Uğur tarafından aslına uygun olarak yazılan 1966 yılına ait bir başka kitabe yer almaktadır.
İnşa tarihi nedeniyle bu yapı Edirne köprüleri arasında en geç tarihli olanıdır. Kesme taştan inşa edilen köprü on iki gözlüdür. Köprünün ayakları üzerinde ise yuvarlak kemerli on bir boşaltma/tahliye gözü bulunmaktadır. Köprü, 261 m uzunlukta olup, 7 m genişliğindedir.
Meriç çevresi Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra bu nehir üzerinde gemiciliğin teşvik edildiği ve 19. yüzyıla kadar Meriç’in Ege Denizi’ne kadar uzanan bir suyolu olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu nedenle Meriç Nehri üzerinde kurulan köprünün her iki kıyısında da gemi, kayık ve sandalların yanaşabilmesi için kesme taşlardan rıhtımlar yapılmıştır. XVI. yüzyılda Meriç Köprüsü yanında İskelebaşı denilen yer, Edirne’nin limanı durumunda olan Enez ile bağlantılıydı. Mısır, Ege adaları ve İzmir’in ticarî malları, yemişleri ve hububatı gemilerle Enez’e gelir, buradan küçük gemiler vasıtasıyla nehir yolu ile İskelebaşı’na getirilirdi.
Köprünün ortasında mermerden bir seyir balkonu, karşısında ise yine mermerden bir kitabe köşkü yer almaktadır. Dört mermer paye üzerine oturan yuvarlak kemerlerin taşıdığı köşkün üzeri tonoz ile örtülüdür. Ön cephesinde iki mermer payeyle taşınan dikdörtgen alınlık içinde özgün olmayan 1966 tarihli inşa kitabesi yer almaktadır.
Edirne’nin 19. yüzyılda inşa edilmiş Osmanlı dönemine ait son taş köprüsü olan yapı tarihi ve mimari özellikleri yanında ayakları üzerindeki figürlü kabartma taş süslemeleriyle de dikkati çekmektedir. Bunlar arasında yılan şeklindeki çift ejder figürü, uygulandığı dönem ve bir köprü üzerinde yer alıyor olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Ayrıca kabartma şeklinde bir ay yıldız motifi ve üst üste üç sıra halindeki kuş tünekleri de yapıyı özel kılan diğer unsurlardır.
ÇİFT EJDER: Anadolu Selçuklu yapılarında görmeye alışık olduğumuz ejder figürleri yapının Edirne yönündeki, ikinci ayağında birinci boşaltma gözü üzerinde yer almaktadır. Kabartma tekniğindeki bu ejderler 48 cm kalınlığı olan bir kemer üzerinde karşılıklı ve simetrik olarak işlenmiştir. Burmalı gövdeleriyle boşaltma gözünün kemerini kalın bir halat gibi sarmakta ve gövdeler kemer ayaklarında son bulmaktadır. Ejderin koruyuculuk, ahenk, hareket, gökyüzü ve evren olarak nitelenebilecek çeşitli sembolik anlamları da vardır. Meriç/Mecidiye Köprüsü üzerinde yer alan çift ejder figürleri tasvir özellikleri bakımından Selçuklu örnekleriyle benzerlik göstermesine karşın, Selçuklu mimarisinde ejder figürünün köprülerdeki kullanımı oldukça nadirdir.
AY-YILDIZ: Meriç/Mecidiye Köprüsü’nün ikinci ayağındaki boşaltma gözünün sol üst köşesinde, kornişin hemen altında yer alan, yaklaşık 30x30 cm ölçülerinde kare formlu bir kesme taş üzerine kabartma tekniğinde işlenmiş bir ay-yıldız motifi görülmektedir. Sola dönük hilal şeklindeki bu ayın içinde altı köşeli bir yıldız bulunmaktadır. Ay-yıldız motifi İslam ve Türk kültüründe bir ideolojik sembol, bir bayrak ve Müslümanların “âlâmet-i fârikası” olarak bilinmektedir.
KUŞ TÜNEKLERİ: Köprünün üçüncü ayağı üzerindeki, boşaltma gözünün solunda yer alan, üst üste üç sıra halinde düzenlenmiş taş çıkmalarda ayrıca dikkat çekicidir. İnsanoğlundaki hayvan sevgisinin mimariye yansıyan bir göstergesi olan kuş evleri daha çok ev, cami, türbe, kütüphane, han, sukemeri, maksem ve çeşmelerin üzerinde yer almakta olup, köprülerde uygulanan örnekleri oldukça azdır.
Birbirinden farklı figüratif taş süslemelere sahip olan Edirne Meriç/Mecidiye Köprüsü Osmanlı figüratif süsleme sanatı içinde çok önemli bir yere sahiptir. Osmanlı’nın Balkanlara ve Avrupa’ya açılan kapısı olan Edirne’de bir su yapısı üzerinde karşılaşılan bu süslemeler Osmanlı’nın zengin bir kültürel ve mimari mirasa sahip olduğunun da bir göstergesidir.